TEVRAT / İNCİL / KURAN-I KERİM BAĞLAMINDA EŞCİNSELLİK
TEVRAT / İNCİL / KURAN-I KERİM BAĞLAMINDA EŞCİNSELLİK
Eşcinsel ilişki hemen her dönemde ve her toplumda cinsî bir sapkınlık olarak görülmüş ve kınanmış, dinlerin de ortaklaşa mücadele ettiği çirkin bir davranış olmuştur.
Tevrat’ta, Sodom halkının
rabbe karşı günahkâr olduğu ve orada her türlü ahlâksızlığın, özellikle cinsî
sapıklığın yaygınlaştığı ifade edilir (Tekvîn, 13/13; 18/20).
Yahudilik’te çirkin bir
davranış olarak kabul edilen erkekler arası eşcinsel ilişkiler yasaklanmış ve
bu tür ilişkide bulunanların cezalarının ölüm olduğu belirtilmiştir (Levililer,
18/22; 20/13).
Yeni Ahid’de de eşcinsel
ilişkide bulunanlar şiddetle kınanan kimseler arasında zikredilir (Romalılar’a
Mektup, 1/27; Korintoslular’a Birinci Mektup, 6/9).
Kur’ân-ı Kerîm’de livâta
kelimesi geçmemekle birlikte “aşırı derecede çirkin davranış, açık hayâsızlık
ve sapkınlık” anlamındaki fâhişe (çoğulu fevâhiş)
ve fahşâ kelimeleri livâta fiilini de kapsayan geniş bir
içerikle yirmi dört yerde geçer ve zina, livâta, sevicilik gibi iffetsizlikler
şiddetle kınanır, yol açacağı dinî ve hukukî sorumluluklara işaret edilir
(bk. M. F. Abdülbâkī, el-Muʿcem,
“fḥş” md.).
Cinsî ihtiyaçların tabii ve
meşrû çerçevede karşılanması, fıtrat ve iffetin korunması, insanlık onurunu
zedeleyen her türlü cinsî azgınlık ve sapıklıktan uzak durulması Kur’an’ın
temel mesajlarından biridir.
Kur’an’da, Lût kavminin
livâtanın yaygınlık kazandığı ilk toplum olduğuna atıfla onların, bu çirkin
fiili işlemeleri ve peygamberleri Hz. Lût’un kendilerini bu işten alıkoymaya
yönelik uyarı ve öğütlerine kulak vermeyişleri sebebiyle helâk edildiği
anlatılır (el-A‘râf 7/80-84; Hûd 11/78-83; el-Enbiyâ 21/74; eş-Şuarâ
26/161-175; en-Neml 27/54; el-Ankebût 29/28-35).
Hz. Peygamber’in hadislerinde de livâta kınanmış
ve bu fiili işleyen kimseye Allah’ın rahmet nazarıyla bakmayacağı bildirilerek
(Tirmizî, “Raḍâʿ”, 12) livâta yapanların lânetlendiği ifade edilmiştir (Müsned, I, 317).
Resûl-i Ekrem ayrıca,
“Ümmetim hakkında en çok korktuğum şey Lût kavminin davranışıdır” demiş (İbn
Mâce, “Ḥudûd”, 12; Tirmizî, “Ḥudûd”, 24) ve erkeğin eşiyle anal ilişkide
bulunmasını da “küçük livâta” şeklinde nitelendirerek yasaklamıştır (İbn Mâce,
“Nikâḥ”, 29; Ebû Dâvûd, “Nikâḥ”, 45; Tirmizî, “Ṭahâret”, 102).
İslâm dini,
cinselliği tabii bir vâkıa olarak kabul edip cinsel ihtiyaçların mâkul ve meşrû
zeminde giderilmesine imkân vermiş, ancak cinselliğin insanlık onur ve değerini
ihlâl edecek biçimde kontrolsüz kullanımını önleyici bazı sınırlamalar
getirmiştir.
Evliliğin
teşvik edilip aile hayatını ve kurumunu korumaya yönelik tedbirlerin alınması,
iffetin ve neslin korunmasının dinin temel gayeleri arasında gösterilmesi,
cinsel sağlık ve ahlâk eğitimine önem verilmesi, müstehcenlik, fuhuş ve zina
ile mücadele edilmesi böyle bir anlam taşır.
Bunun için
Kur’an ve Sünnet’te cinsî hayata ilişkin olarak birçok ayrıntılı düzenleme ve
hüküm yer almıştır. Bunlardan biri de livâtanın İslâm’da şiddetle kınanıp büyük
günahlardan sayılması olmuştur.
İslâm literatüründe konu ferdî ve içtimaî ahlâk,
cinsiyet ahlâkı ve eğitimi gibi açılardan ele alınıp fert ve toplumların böyle
bir sapkınlıktan korunması, fertlerin bu tür davranış ve eğilimlerini önleyici
ve tedavi edici tedbirlerin alınması üzerinde durulmuştur.
Ayrıca;
Eşcinsellik
eğilim ve davranışı biyolojik ve psikolojik bozukluğun bir ürünü olup tedavi
edilmesi gereken bir hastalıktır.
Kur’an’da ve
hadislerde ,tevratta, incilde yer alan ifadelerden hareketle eşcinselliğin haram bir fiil olduğu konusunda görüş birliği
vardır.Hatta eşcinsellik haramlık
bakımından zinadan daha ağır bir fiil olarak kabul edilebilir diyen alimlerimiz
de mevcuttur..’
Sözlerime
Al-i İmran Suresi, 38.ayet meali ile son veriyorum;
‘’… «Rabbim! Bana katından hayırlı bir nesil ver. Şüphesiz sen,
duayı hakkıyla işitensin»
Yorumlar
Yorum Gönder