İRADE TERBİYESİ (JULES PAYOT )
İRADE TERBİYESİ
(JULES PAYOT )
Cemil
Meriç ile Ali Fuat BAŞGİL’in tavsiye yazılarını okumam ile kitaplığıma
kazandırdığım disiplinli çalışma, irade eğitimi ve ahlak üzere yazılmış bir
eser…
Yazarımız Jules Payot karakter eğiminin önemi ile başlıyor ve özellikle vurguluyor sağlam nitelikli bir eğitim ile karakterin değişebileceğini…
Sonrasında başarı için en temel unsurun irade eğitimin olduğunu vurguluyor.
Acaba bu eğitim nasıl sağlanır ve günümüzde iradeyi engelleyen unsurlar nelerdir?
Yazarımızın başarısızlığımızın en büyük etkeni iradesizlik (irade zayıflığı) sözüne sonuna kadar katılıyorum.
Derslere girdiğimiz zaman malumunuz üzere öğrencilerimizin en büyük sıkıntıları çaba göstermekten ve özellikle süreklilik gerektiren gayretten uzak kalmaları, nasıl verimli bir şekilde başarı sağlanır bilmemeleri…
Neticesinde ise hâsıl olan şu davranışlar şekilleniyor;
Hantallık, rehavet, tembellik ve aymazlık…
Soruyorum niçin çalışmıyorsun;
-Hocam
canım istemiyor, cevabı en çok rastlanan zaaflık göstergesi diyebilirim.
Peki, bu süreçte bizler eğitimciler daha
doğrusu büyüklerimizin payı ne?
Maalesef ve maalesef eğitimci arkadaşlarla da
istişaresini yaptığımızda müfredat öğrenciyi gerçekten tanımaya veya
değerlerini ortaya çıkarmaya yönelik değil.
Sadece bilgiye dayalı bir sistem dahlinde
hareket ediyoruz.
Bir örnek vereyim;
Öğrencim
rapor aldı ertesi gün aynı kâğıdı verdim ve arkadaşlarından soruları aldığı
için 87 aldı.
-Dedim
ki olmaz bu haksızlık ki Cuma günü idi, Pazartesi gel yeniden farklı sorular
ile sınav yapacağım.
SONUÇ!
Sadece soruların yerleri değiştirdim ve aldığı
not; 57…
Anladım ki bir konuyu, fikri ne derseniz artık
bütüncül olarak düşünmek ve gün yüzüne çıkarabilmektir asıl olan.
Yoksa lüzumsuz detaylar ile bilgi yığını ancak
gerçekleri gizler ve tembellikle bir olup gözümüzü boyar.
Yazarımız öncelikle irade eğitimi için 2 temel unsur ile mücadele etmemizi şiddetle tavsiye ediyor;
1-Tembellik
2-Nefse
Düşkünlük
Biraz daha somutlaştıracak olursak aslında
ahlaki çöküntünün yansıması; tembelliktir.
Öğrencilerimizi;
Özellikle sınıf ortamında değil de ev
ziyaretleri ve sosyal etkinlikler vasıtasıyla gönüllerini kazanmanın daha kolay
olduğunu düşünüyorum.
Örnek verecek olursak;
Öğrencilerimle bir üniversite ziyareti dönüşü
ne istersiniz dediğimde,
Öğrenciler özellikle Bowling i merak
ettiklerini ve oynamak istediklerini ama ayıp olur mu mantığı ile
çekindiklerini ifade ettiler.
Dedim
ki;
-Gezi
sonu hemen ilk işimiz Bowling oynamaya gitmek. J
Ve neticede gezi sonucu Bowlingimizi oynadık. J
Peki geriye ne kaldı; Üniversite gezisinde
Profesörlerin saatlerce konuşması mı
yoksa Bowling mi? J
Lisede görev yapıyorum ve günlük 8 saat
dersimiz var. Resmen ızdırap…
Sağ olsun öyle bir müfredatımız var ki
öğrencilerimiz tüm sözel sayısal ve eşit ağırlığa dair derslerden anlamak
zorunda.
Peki, enerjilerini nasıl harcayacaklar?
Beden Eğitimi en elzem ders olması gerekirken
hiç seçilmeyen gereksiz bir ders olarak algılanır…
Erkek öğrencilerimle özel muhabbetim var idi,
etkinlikler sonunda tatlımızı yer ve konuşmaya başlardık.
Ve
derken sonuç nereye varır biliyor musunuz; Cinsellik evet cinsellik…
Ve anlıyoruz ki enerjilerini tüketen,
şevklerini kıran, iradelerini zayıflatan, hayallerini körelten temel
sebeplerden biri de Pornografik filmler…
Soruyorum kaçınız pembe romantik bir hayat
yaşıyorsunuz?
Hayat hep bu şekilde mi devam edecek?
Cevap… ?
Size bırakıyorum.
Özellikle18-20 yaşlarına giren gençlerimize
baktığımızda gencin iradesi mart ayı gibi.
Asla hava güzel diyemezsiniz, ya da görünüşte
güzel ama bir anda esen rüzgârla hava soğuyup buz gibi bir hava ile
değişiveriyor. JJJ
Bu bağlamda öncelikle gençlere F. Gros’un
ifadesiyle Yürümenin Felsefesini öğretmeliyiz.
Bildiğimiz anlamda bir yürüme değil tabi
ki ama enerjilerini sarf etmeleri için bu şekilde de olabilir yeter ki
öğretelim…
Ve der ki;
‘’
Aklınıza estiği gibi atamazsınız adımlarınızı…
Hangi sapaktan döneceğinizi şaşırırsanız bedelini ağır ödemek zorunda kalabilirsiniz.’’
Hangi sapaktan döneceğinizi şaşırırsanız bedelini ağır ödemek zorunda kalabilirsiniz.’’
Yazarımız bu eğitimin önceliğinin kötü
arkadaşlardan gençlerimizi uzak tutarak başlamamız gereğini vurguluyor.
Bu tipler, içi boş muhabbetleri ile
karşısındakinin karakterini zedeler. Akıl sağlıklarına dahi zarar verir.
Burada veliye de çok büyük görev düşüyor.
Unutmayalım ki;
Öğrenciye ilgisizlik, gelecek kaygısının
olmamasına sebep olur ve hayattan kopar.
Benliğini dahi yitirebilir.
Değerli Dostlar!
Yazarımıza
göre İrade Terbiyesinde en önemli etkenlerden biri de tefekkürdür.
Tefekkür derken;
Salt anlamda düşünmek değildir.
Düşünme ile birlikte nefse hâkim olma ve
ruhunda yüce duygular, uyandırmak, erdemli kararlar almasının da yolunu açıp
bir bal arısı gibi damla damla karakterinin oluşmasına yardımcı olabilmektir.
Neticede kendinden emin, istikameti doğru,
belli olan bireyler yetişmesinde doğru adımlar atmış oluruz.
Ayrıca verimli bir tefekkür; kelimelerle
düşünüp düşünce yapısını tahlil etmek ve hakikate ulaşmaktır.
Neticede;
-Kargaşadan
uzak durmak,
-İçimizi
dinlemek,
-Özümüzü
bulmak,
-Faydalı,
nitelikli kitaplar okumak,
-Hangi
davranışın nasıl bir tehlike meydana getirebileceğini derinlemesine düşünmek,
-Tefekküre
dayalı en önemli adımlardır diyebiliriz irade eğitimine dair…
Hamiş;
“Okumayı
ve yazmayı öğrenmenin insana ne faydası var ki, düşünmeyi başkalarına
bıraktıktan sonra.” der Ernest R. Hauschkam
Üstün insani ve liderlik niteliklere sahip,
bilge, alanında temayüz etmiş kişiler ‘Akademia’ dâhil eğitimci ve eğitimde
yönetici olursa yenilenme ruhu birlikte dirilir, canlanır.
Bir an önce üniversite ve okullara yeni canlı
bir ruh getirmek lazımdır.
Eğitimde bir çocuk bile ihmal edilemez; aksi
durum, telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurur ve doğurmaktadır.
Öğrencinin kalbine ne koyduğumuz akademik başarıdan daha da önemlidir.
Ve her öğrencinin bir hikâyesi vardır.
Unutmayalım ki çocuklarımız, gençlerimiz,
Kalbimizin sevinci,
hüznümüzün tesellileridir…”
@SLH TRHL
Yorumlar
Yorum Gönder